Toplumsal Bellek ve Hafızanın Gözünden Gerçeğin Umudunun Sesi: Kaygı...
“Geçmiş mutlaka geri döner...”
“Eğer algı kapıları temizlenseydi her şey insana, olduğu gibi görünürdü,
sonsuz...” - William Blake
Toplumsal bellek ve hafıza
disiplinleri, geçmişten bu yana ve günümüzde giderek daha fazla üzerine
araştırmalar yapılan, bilimsel makaleler yazılan ve sinemadan psikolojiye,
edebiyattan sanatın ve hayatın bir çok alanına değin yansımaları oluşan ve her
geçen gün kendini daha çok hissetirip unutturmaya ve unutturulmaya karşı büyük
bir karşı ses olarak tezahür eden bir nokta’da duruyor.
Toplumsal bellek ile hafıza;
hayatın her alanı ile iç içedir, yan yanadır. İnsanın, doğanın bir bütün olarak
hayatın ruhudur. Toplumların ve özelde bireylerin nasıl bir kültürel yapıdan
nasıl bir sürece evrildiklerinin diyaklektik olarak ve bilimsel göstergesidir.
Sis perdesini aralayıp hayattaki bütün can yakıcı meselelerin anahtarı ve aynı
zamanda bir turnusol kağıdı gibidir.
Yeryüzünde geçmişten günümüze kadar
yaşanan ve devam eden sancılı süreçlerin sonucunda ortaya çıkan acılardan taraf
bakıp, acılara sebep olan karanlığın bataklığının aynı olduğunu hatırlatan bir
atmosferde ve biçimde sesleniyor genç kadın yönetmen Ceylan Özgün Özçelik’in
“Kaygı” (Inflame) filmi dolaysız kelimelerle. Dünyayı sarıp sarmalayan
meselelerin can alıcı noktasından yakalayan yönetmen, zayıflayan empati ve
vicdan duygusunu uyandırmaya ve unutturmaya karşı farkındalığa varmayı
sağlamada hayatın gerçek yaşanmışlıklarından yola çıkıyor. Günlük yaşamının
durdurak bilmeyen hızının ortasında unutturulmaya çalışılanların, toplumsal
bellek yitimleri ve travmalar ile bireysel olan tüm bellek yitimlerinin
nedenlerini sorguluyor ve aralarında nasıl bir ilişki olduğunu sinema dili ile
anlatıyor.
Eski bir medya çalışanının gözünden
her gün tekrarlan rüyaların da etkisi ile farkına varış, gerçeğe ulaşma ve
gerçeği gösterme isteğini, psikolojik-gerilimli bir atmosfer kurarak hayatın
içinden metaforlarla anlatan yönetmen, zamanın ruhsuz renksizliğine karşı günışığı
dolu bir beyaz pencere açıyor. Uzun yıllar kendisi de medyanın bir çok alanında
çalışmış olan Ceylan Özgün Özçelik 2017 yılında çektiği ilk uzun metrajlı filmi
olan “Kaygı” da başyapıtlarını çeken bir yönetmenin ustalığı ile sesleniyor.
Anılardan silinmeye
çalışılanlardan, arşivlerin birden kaybolduğu bir iklime, bir kuşak geçtikten
sonra unutulmaya yüz tutan müziklerin sözleri ve baskısı yapılmayan
kitaplardan, günümüzde durdurak bilmeyen bilgi akışının, eksik bilginin
yanıltıcı olarak yeni medya araçlarının etkisi ile insan algısını nasıl
şekillendirebileceğine ve duyarsızlaşma olgusunun boyutlarına değin bir çok
durumu farklı bir açıdan anlatan yönetmen Özçelik, geçmişin ve özellikle yakın
geçmişin belleğinin izlerinin kaybolup gitmesine izin vermiyor. Unutturma
süreçlerinin günümüz teknolojik durumunun da etkisi ile nasıl bir hale
büründüğünü metaforik ögelerle beyaz perdeye yansıtan yönetmen, gerçeğin
sonsuza kadar bir sır olarak kalmayacağını kendine özgün bir dil ile konu ve
atmosferde aktarıyor.
Kaygı filmi hayatın coğrafyasını
saran endişe halinin dışa vurumu olarak unutturmaya çalışanlara karşı esen ters
bir rüzgar gibi yol alıyor. Büyük şair ve tiyatro yazarı William
Shakespeare’nin, “Cinayet yerin bütün toprağıyla örtülse yine kendini belli eder”
ve “Cinayetin dili yok ama konuşacak” şeklinde ifade ettiği cümlelerin
uyandırdığı gerçeği ve anlamı hayatın içinden yaşananlara, çağrışımlar ile ses
ve görüntü efektleriyle yakın geçmişe ışık tutarak bakıyor. Gerçeğin, geçmişte
yaşananların üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin bir gün açığa çıkacağını
hatırlatıyor.
Kuşkusuz film üzerine bir çok şey
söylenebilir ve yazılabilir. Üzerinden yüzyıllar geçmiş bir şiirin sözcükleri
ya da bir müziğin ezgileri gibi güncelliğini her zaman koruyacak olan “Kaygı”
filmi, dünya prömiyerini Uluslararası Berlin Film Festivali Panorama Special
seçkisi bölümünde yaparak South by Southwest (SXSW) Film Festivali’nden “Luna
Gamechanger” ödülünü kazanıp bir çok Uluslararası Film Festivali programı
kapsamında gösterildi ve haftalarca vizyonda sinema seyircisi ile buluştu.
Yazar: Rûmet Onur Kaya
Yorumlar